Değerli insanlarımızın sordukları üzere Kurd düşmanlarının bizim çalışmalarımıza ve söylemlerimize yönelik saldırıları anlaşılırdır. Çünkü düşmandırlar. Anlaşılmayan olan, Kurd olduklarını söyleyen ve Kurdistanî siyasi çalışmalar yapan çevrelerin bize saldırılarının nedeninin olacağına yönelik sorular var. Bu anlaşılmaz bir durumdur. İnsanlarımız haklıdırlar.
Bize göre son yüzyıllık işgal durumu Kurdistan topraklarının tamamının barbarların işgali altında olması süreci, bazı insanlarımızın işgalcilerin hizmetinde ve işgalcilere bağımlı hale gelmişliklerini görmeli ve kabul etmeliyiz.
Diğer taraftan son yüzyılda Kurd û Kurdistan davası adına siyasi çalışmalar yapan bazı çevreler, kendilerince yer edinmişlerdir. Hem işgalcilere bağımlı hale gelen çevreler, hem de ‘‘biz Kurdlük adına çalışıyoruz’’ diyenler de kendilerine göre kendileri için pozisyonlar ve makamlar oluşturmuşlar, yer edinmişler. Halk artık hem işgalcilere bağımlı hale gelmiş ve kişilik erozyonla uğramış çevrelerden bıkmıştır.
Hem Kurdlük adına siyaset yaptığını iddia eden bazı çevrelerin aldatmaca, kandırmaca ve Kurdlüğü kendi çıkarları için sömüren çevrelerden de bıkmıştır. Biz de bu çevrelerden bıktık. Dolayısıyla biz yeni bir siyasi yapılanmanın zorunlu olduğunu gördük. Uzman çevrelerle müşterek çalışmalarda gördük ki, biz Kurdler için bağımsız devlet olmazsa olmazdır. Dolayısıyla 24 Temmuz 2018 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde Kurdistan’ın parçalandığı aynı binanın, aynı odasında Kurdistan Birleşik Devletleri hükümet kuruluşunu ilan ettik. Biz bu hükümet adına çalışmalar yürütüyoruz.
Kurdistan topraklarının hepsinin birleşmesi, Kurdistan’ın tamamının aynı devlet çatısı altında yaşamaları için çalışıyoruz. İzah ettiğimiz çevrelerin ürktüğü bu stratejidir. Kurdlerin bağımsız devleti olması gerekir. Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmi web sitesinde de biz bu çerçeveyi uzmanların çalışmaları ile rapor haline getirip, Birleşmiş Milletler düzeyinde çalışmalar yürütüyoruz. Bu çevrelerin bazıları; ‘‘biz bunu niye şimdiye kadar yapmadık, bizim yaptığımız çalışma en iyisi en iyisi olacaktı’’ diyor.
İşgal güçlerine bağımlı hale gelen ve kişilik erozyonuna uğramış kişilerde kendilerini adam yerine koyuyorlardı. Şimdi halk görüyor ki, adam değiller. Onlarda o hınçla saldırıyorlar. Bizim için esas olan Kurd halkının beklentilerine yanıt olma çalışmasını sürdürmektir. Bunların hepsinin yapacakları bizim umurumuzda değildir.
Kurdistan’ın işgalcileri olan Kurd düşmanlarının varlığı da bizim umurumuzda değil.
Bilindiği gibi Demirel ve Çiller döneminde 80’li yıllardan tutun 90’lı yılların başına kadar ben şahsen en çok hedef olanlardan biriydim. Uğramadığım saldırılar ve yapmadıkları iftiralar kalmadı. Fiziksel saldırıya uğramamızda onların başarısızlığı ile sonuçlandı. Bize yakın çevreleri, bize karşı doldurup bize karşı hareketlendirmeleri de bir işe yaramadı.
27 yılı geçti, 28. yıla giriyoruz. Esaret içindeyken bile davamıza ve ulusumuza hizmet için olağanüstü çalışmalar yürütüyoruz. Bu birçok çevreyi rahatsız etti. Kimisi kompleksini aşamadığı için bize saldırıyor. Kimisi de erozyona uğramış kişiliğinin kamufle edilmesi açığa çıktığı için öfkeyle saldırıyor. Hepsi saldırıyor ama umurumuzda değil ve bıkmayacağız.
Bazı değerli insanlarımızda bu zayıf ve fırsatçı çevrelerin yaptıklarıyla Kurdlüğü değerlendirmeye çalışıyorlar. Bize de; ‘‘Kurdler budur ve onun için kendinizi yormayın. Kendi hayatınızdan, kendi işinizden kendi aile çevrenize bakmakla yetinin’’ gibi önerilerde bulunuyorlar.
Bazıları da vakıf çalışmaları yapın, diyorlar.
Bunların hepsi kendi görüşleridir. İyi niyetli olduklarını düşünüyoruz. Ancak Kurd û Kurdistan davası Kurdlerin hizmet etmesiyle bağımsızlık hedefine ulaşır. Bizde Kurdüz. Siz de Kurdsünüz. Bize böylesi ifadelerle yönelmekten ziyade çalışmalara katkıda bulunmaya çalışın.
Bizim görmediğimizi ve yapmadıklarımızı bize yaptırmaya çalışın. Daha da yararlı olursunuz.
Diğer yönüyle bizim Kurd û Kurdistan davasından uzaklaşmamızı sağlamaya çalışmakla, siz zaten beni hemen incitiyorsunuz, hem de yaptıklarınızı hakaret olarak görüyorum. Bunları bilin.